İnsan gel-gitlerinde aklını mı dinlemeli kalbini mi?

19 Ağustos 2009 Çarşamba

Zamane bir kalp ve akıl masalı!














Belki ufacık bi noktaydı
Belki biz cahil insanlar çoğalttık
O gizemli noktayı,
Belki küçücük bi daireydi
Belki biz büyükçü insanlar büyüttük
O garip daireyi,
Belki daha neler olacak
Belki biz yaratıcıcı insanlar
Daha neler neler yapacağız
O’na, Zaman’a,
Bilemiyorum yine.
Zaman yirmi artı birinci asır
Her yer beton her yer makine
Bense bakıyorum işime
Tüm kalplerinden ve akıllarından
Takır tukur , bozuk bozuk
Mekanik ses gelenlerin aksine.

Zaman zaman zaman
Ne zaman geldi
Ne zaman geçti bunca zaman
Yirmi artı bir yıl olmuş peh
Nüfus cüzdanımda yazıyormuş
Annem söyledi
Hayret Allah Allah!
Hadi ordan! diyecem
Ben olsa olsa
Bir gün ya da bir az gün
Kalmışımdır anca diyecem
Olmayacak!
Niye miymiş?
Zaman izafiymiş, göreceliymiş
Yani sana göreceymiş bana göreceymiş
Ahirete göreceymiş Allaha göreceymiş
Aklım yine yine dumurda
Kalpler şöyle diyor da
Görelim mevlam mevlaca neylemiş
Neylemişse güzelce eylemiş
Fakat heyhat gel gör
Akıllar akıllarınca
Şu uzayan uzayda hala darda...

17 Ağustos 2009 Pazartesi

Bu haklı Dar-gın-lık!

Dargınım arkadaş

Aklımdaki kalbimdeki her şeye

Dargın

Hayallere, düşüncelere

Ve ümitlere, hedeflere

***

Dargınım ya Âdem

Dargın

Babama

Anama

Abime

Kız kardeşime

Ve akrabalarıma

***

Dargınım ya Muhammed

Dargın

Dostlara

Arkadaşlara

Sevdiklerime

***

Dargınım Tanrım

Dargın

Sana, bana, bize

Kaderimize

Kusura bakma,

Darılma Allahım

Dargınım dargın

Ama küs değilim

Olamam ki

küsebilir miyim ki

ben

sana?!.

çocuk >ihtiyar keşke ve Tanrı





Küçük genç bir çocuk: keşke yaşlıyken keşke demesem

Yaşlı bir çocuk: keşke çocukken keşke demeseydim

Dedi ve tam o anda

Tanrı kendince seslendi

Çocuk, keşke dediğin için sevin

Sana artık keşke yok

Çünkü artık diğer keşkeli-tevbeli çocuklarla

Cennettesin.



Onlara İsyan!

Ben sevmeyi onlara az gördüm
Ve sevdim tüm kalbimle
Sevebildiğim kadar
Fakat heyhat kalbim kurusun!
Lakin onlar
Onlar ise bana çok gördüler
Çok
Gözleri kurusun
Ben çok bi şey istememiştim oysa
Az gördüğüm bi sevgi çok gelmez yeterdi bana!..

16 Ağustos 2009 Pazar

Bence Dünya ?






Dünya bu biri iner biri biner
Rengarenk bir eşeğe benzer
Biri ağlar biri güler
Girift bir bilmeceye benzer!



Ağlamak mı ...







Hep ağlamaktasın, sen…]

[kah dışına kah içine]

[Ey ben!]

------------------------------------------------------------------------

Ağlamak ne farklı ne değişik ne güzel ne çirkin ...vs bir fiil.



Doğarken ağladık -yaşarken ağlıyoruz-Ölürken ağlayacağız!

ve bence öldüğümüzde de ağlayacağız!Ve öldüğümüzden sonra da!

2 yolla 1 ağlayabilirsek yada 2 ağlatılırsak



Duvarsözleri gibi dünyaya ,tarihe sözler :



-Ağlayarak geldik, ağlayarak gideriz…-

-Hayatta, Ağladık,ağlıyoruz,ağlayacağız!..-

***

Bebekken bedenimiz için,

Gençken kalbimiz için,

Yaşlıyken ahiret için

ağlayacağız...

*****************************************

Allah ağlatsın

Güldürecekse...

Çocuk Ağla ve Uyan!





Eyy!

Çocuk

Ağla ve uyan

Ağlayabiliyorken

Bak zaman seçerek geçiyor

Tüm ihtişamıyla tüm hızıyla

Miras bıraktığı pişmanlık kızıyla

Sevinç oğluyla

Çocuk n’olur aman!

Uyan!



Ağla ağlayabiliyorsan

Duy tik tak, oh oh! Zevk ü sefa

Duy tik tak, ah ah! keder eza cefa

Duy tik tak ,hu hu! Huzurlu bir kafa

Duy tik tak, geçiyor zaman

Çocuk acele et davran

Nerde hani vicdan

Çocuk n’olur aman

Uyan!

**

Dokun hızla yürüyor zaman

tıpkı başsız kuyruksuz zehirli bir yılan

Nasıl da korkunç nasıl da kaygan

Çocuk n’olur aman!

Uyan!

**

Tat zamanı hayat özenle hazırlanan

Tatlı ağudan

Bi bıyan

Hele bi ban da yan

Olursun giryan u ziyan

Çocuk n’olur aman!

Uyan!

**



Bak ne diyor Yaradan

Duy ne diyor peygamberi zişan

Hayat hem rüya hem güya imtihan

Doğrudur kesin sadaka rasulallah inan

Çocuk n’olur aman!

Uyan!



**

Uyan artık n’olur ulan

Sarhoş bak var mı hiç mezardan geriye yol bulan?

Ne yok mu kekeleme duyamıyorum lan?

İnsan noksansın tamam ol aşk ile sulan

Hey gidi Dünya sen gece gündüz pus ulan

Olsan da güya hoş bir yemek göklerden sunulan

Değil misin daha sonra, kabirde, mahşerde

Keşkelerle feryatlarla kusulan?

Çocuk n’olur aman!

Uyan!



Kokla hayat asırlanmış da nasıl da bayat

Üf leş gibi susamlı somun ekmek gayat

Hemen bir elinle burnunu kapat

Durma hadi diğeriyle fırlat!

Hayat vallaha ekmek çarpsın ki bayat

Çocuk sen uslan ahirete doğru filizlen boy at

Çocuk n’olur aman!

Uyan!

**

Düşün cehennem alt ,

Cehennet orta ,cennet üst kat

Üst kat için para lazım işte dünyayı kullan sat

Billahi iyi para eder evlat

Ooh cennet istediğin gibi çek de yat

Tamam, mı evlat?

Sen Dünyada değil ahirette yat

Cennet üst cehennem alt kat

Ya çok soğuk ya çok sıcak

Kâfirlere ebedi sana belki bir mühlet kiralık daire olacak

Eee ahirette senin seçme şansın olmayacak

Dünyada ne ektinse orda senin hasadın o olacak

Allahu âlem ama tablo böyle fesat kesat tezat olacak

Çok sıfatı iki katta da egemen olacak

Alt katta korkuyorum çok kan akacak

Çok da yanan olacak, çok da ağlayan olacak

Çok ah çok eyvah bedenine hükümdar olacak

Çocuk aman



Üst katta ise çok mutluluk güzellik sevinç neşe

Herkese memur kul köle olacak

Önden giden atlılar, akrabalar,yarlar

Orda hazır nazır olacaklar

Bunlar kıyafet değiştirse de olacaklar

Çocuk görüyor musun ?

Dört kitap dahil kainat kitabı neler haykırıyor

Bu haykırışları hem akıl hem kalp rahat duyuyor

Duymayanlar ise emin ol mühürlü kalp kullanıyor

Görüyor musun ay ve yıldızlar kün fe yekün diyor

toprağa, suya, ateşe,havaya sor

hepsi ta üreğinden Allah diyor

Çocuk n’olur aman!

Uyan!





Bak şuurlu akıl ne diyor

O ol diyecek hemen olacak

Zor yok ki ona akşam güneş ölecek

Sabah dirilecek

Kişin ölen dünya baharda dirilecek

Ona hepsi kolay

Bunlar fizikötesi olay

Aşktan ne anlar ki akil ve ay

Lakin anlamadığını anlaması işte 14 ü dolunay!

Oysa kalbe bunlar düğün bayram şinanay

Hadi bu kadar kâfi, yeter artık ay!

Geçen günlerini kalan günlerini say

Bildiklerini bilemediklerini say

Gördüklerini göremediklerini say

Duyduklarını duyamadıklarını say

Tattıklarını tadamadıklarını say

Koktuklarını kokamadıklarını say

Dokunduklarını dokunamadıklarını say

Değil mi bu kadarı kâfi, yeter artık gayrı ay!

Nasıl da atlamaz bu çetrefilli dünya engelini akıllı tay?

Bu kadarı kâfi, yetti gayrı ister ay ister cay!

Ya yaradılış ağacının taptatlı meyvesi cennete kay

Ya da apacı, ağulu cehenneme! vay!

Haydi bay bay bay!

bay bay!

bay!

Zelzele-Deprem


Depremler kaçınılmaz hem maddi hem ilahi bir olay
kaçak yapılar, paragöz müteahitler ,ve öyle veya böyle ölenler
Yüce Yaratıcı Rahmet eylesin ve Sabır eylesin ,Gülücükler Versin
17 Ağustos ve tüm depremzedelerine...



Yerden değil ki ta sonsuz göklerden geliyor zelzele
El uzatmazsın da neylersin bu kavi, mucize ele
Meraklı çocuk kafayı hiç yorma hele ,nafile!
Kalbet! Bu manevi, fizikötesi iş, kalbi bi mesele…

12 Ağustos 2009 Çarşamba

Partenogenetik şiir







Bizimkiler bile

Akıllarınca konuşuyorlar

Meryem oğlu İsa babasız nasıl doğdu diyor akıllılar

O halde ya sayısızca babasız doğan arılar, afidler?

Hayırdır aklınız almadı mı ?

Kalbiniz yok mu ey kalpsizler?

O halde kalbinizi dinler misiniz?

Dinlerseniz iyi edersiniz

Kâinatın seyyahı âdemin çocukları!

Size akıl ve kalp verilmedi mi?

Alın kollarınıza bırakıyorum

Buyrun babasız bir çocuk da bu şiir...

3 harf Aşk ve 3 hece Emily!







Kıpkızıl kanatlarında

Bensiz beni

Efsunlayıcı şarkılarıyla

Kâh Everestlere çıkaran

Kâh da bendeki beni

Ölü cenaze marşlarıyla

Marianalara gömen üç harf tek hece

Aşk

Ne diyebilirim ki Ona dilince

Ey Aşk!

Ne?

Söyle onu ona söyleyeyim!

Kalbimden ne fışkırırsa seller gibi

Aklımdan hangi lavlar gelirse

Onun kalbine doğru

Topraktan arklar yarıp

Akıtacağım

Belki

Belki böyle ulaşırım ona

Selleşecek damlalar gibi

O sevdiğim güzelim Emily

İnsanı kâh pembe bulutlara götüren

Kâh da umarsızca kara çukurlara itiveren

Aşk

Ne diyebilirim ki Ona dilince

Ey Aşk!

Ne?

Söyle onu ona söyleyeyim!

Yırtık pırtık kalbimden ne sağılırsa

Onlardan kıpkırmızı ve sökük bir kalp dikip

Ellerimle Ona göndereceğim, olursa Cibril’le

Belki

Belki böyle anlar bensiz beni,

Doğunun mistik kalpçileri gibi

Civelek yârim Emily

Yoksa en iyisi –aşkım Emilime-

Öğrenilmiş kalpsizlik deyip

Sen ne anlarsın yaftasını yapıştırsam

Daha mı akıllıca, daha mı kalplice olur?

Bilmiyorum.

Bilmiyorum.

Bilmiyorum.

Bilmemek Ahhh Emily

Nasıl da acıttı

Nasıl da acıtıyor

Ve nasıl da acıtacak

Yani dağları eriten ben Davud

Ovaları ağuçlayan ben Herkül

Bilmemek karşısında

Bir sineğe yenilecek Nemrut gibi

Öylesine aciz öylesine çaresiz…

Yeniliyorum .

Ve bilmek

Her yöndekileri

Her mekândakileri

Her zamandakileri

Bilmek

Bilmiyorum ama canım Emily

Bilmek

Allahın bize çok gördüğü

Çok bir şey olmalı

Çok bir şey.

Bil-mi-yor-um

Bil-mi-yor-um

Bil-mi-yor-um.

Emilim bak bana

Sade benden içerdeki bana

Ve inan bana

Muhammed gibi Eminim

Neyse Emilim uzatmayacağım

Söylemem lazım

Artık gidiş vakti

Gitmem lazım

Ve ben gidiyorum

Ceketimi, cüppemi, sarığımı, kefenimi

Ve hayalini, bakışlarını, hatıralarını peşin alarak

Esen kal

El-veda Emilim.

4 Ağustos 2009 Salı

Biraz karikatür biraz tebessüm :)

Tablo şu :
Bizim kurnaz millet :)
ahirete inanır da
dünyada sormaz
ahiret sorularını da
ahirette zebaniye sorar
güya kurnaz ... :):) peh


Dünyadaşlar , ahiret sorularını arıyorsanız
dünyada eğer
buyrun hepsi burda KURAN -I HAKİM...
Okuyun çünkü cevapları da var!!!

Hadi Ahirette Görüşürüz...

Yaş 35 Tamam da Ne diye Dante Gibi Yarısındayız Ömrün Peki?







OTUZ BEŞ YAŞ ŞİİRİ
Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak, yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Danteyi bana tanıtan Cahit Sıtkı Tarancının vesile olmasıyla okumaya koyulduğum ilahi komedya eserinden


şairin niye dante gibi 35 yaşındayız dediği gün gibi ortaya çıkıyor...


giriş :


1300 yılının cuma günü Dante 35 yaşındadır. Dante, şiirde bunu "Yaşam yolumuzun yarısında" (Nel mezzo del cammin di Vita Nostra, kanto 1:1) mısrasıyla dile getirir.[3]
İlahi Komedya nasıl bi eser?


Dünya şiirinin başyapıtı İlahi Komedya, Dante'nin Cehennem'e, Araf'a ve Cennet'e yaptığı düşsel bir geziyi destanlaştırır. İlahi Komedya, 14 233'e ulaşan toplam dize sayısı ile, şiir tarihinin en uzun soluklu şiiridir. Dante'nin 1300 yılının 7 Nisan Perşembe gecesi başlayan gezisi bir hafta sürer, Dante'ye Cehennem ve Araf yolculuğu boyunca Latin şair Vergilius rehberlik eder. Araf'ın tepesinde Vergilius yerini, Cennet'te Dante'ye rehberlik edecek olan Beatrice'ye bırakır. Dante, Beatrice'yi ilk kez gördüğünde kendisi dokuz, Beatrice sekiz yaşındadır. Dante, ömrü boyunca Beatrice'ye bağlı kaldığı gibi, düşünce dünyasının da esin kaynağı olur Beatrice. Vergilius'un Aeneis destanını örnek alan ve sıradışı bir aşka mitoloji, tarih ve kutsal metinlerle de desteklenen gerçeküstücü bir ortamda yakılan bir ağıt olarak da değerlendirilebilecek olan İlahi Komedya'nın, tarih ve felsefeden dinbilime, gökbilimden geometriye uzanan bir ansiklopedi niteliği taşıması da bir başka özelliğidir.


       Her ne kadar bu kitabı Muhammmedi Arabın (as)  miraç olayından aldığı söylense de, kendi kafasına göre yorumlarda bulunsa da , öyle böyle olsa da OKUNMALI!... Okuyacağım ama  çook uzun ve pahalı..Bakalım nasip...


Saygı ve Selamla
Esen kalın




Kalp Kapaklarım YOR-GUN!










Önümde düşler gibi uzun
Ve sırat gibi ince
Ve dolambaçlı
yollar
Ve ben
Ve kıvrım kıvrım
hayat
Ve ben
öylece ortada
Öylece masum bir bebek gibi
Öylece bihaber her şeyden bir çocuk gibi
Ve benim göz kapaklarım
yorgun
Ve ben
umutsuzluk ummanını kokluyorum
Öylesine acayip
Ve benim kalp kapaklarım
yorgun
Öylesine ölesiye!..

2 Ağustos 2009 Pazar

Aşkın tarifi mi ?!


Bence aşk tarifsizdir...siz tarif edebilir misiniz? etmeye çalışabilir misiniz?
Bence aşk anlatılamaz...siz ...?
Ben bence şöyle anlattım aşkı:

Ah aşk öyle bir şey ki
Şöyle, istendik olsa da istendik değil
Kereme sor gör isteyebilmiş mi ki?

Ah aşk öyle bir şey ki
Şöyle, duyulur olsa da duyulur değil
Kereme sor gör duyabilmiş mi ki?

Ah aşk öyle bir şey ki
Şöyle, dokunulur olsa da dokunulur değil
Kereme sor gör dokunabilmiş mi ki?

Ah aşk öyle bir şey ki
Şöyle, tadılır olsa da tadılır değil
Kereme sor gör tadabilmiş mi ki?


Ah aşk öyle bir şey ki
Şöyle, aşk anlatılır olsa da anlatılır değil
Kereme bak gör anlatabilmiş mi ki?


Aşk nedir ?Anlatmaya Çalışmayalım!..

























Aşk nedir ? Ne değildir?

Hadi buyrun bakalım ustatlardan seçme aşk tarifi denemeleri : Bailey: "Aşk dünyanın en tatlı mutluluğu ile en derin acısından yaratılmıştır"
J. J. Rousseau:

"Aşk mutluluğunu evlendirdikten sonra da sürdürebilseydik dünya cennet olurdu. Duygulu gönüller sevginin her türlüsü için duygulu değil mi?"
Albert Hubbart:

"Aşk yaşamdır deriz ancak umutsuz inançsız aşk ölümden beterdir."
Basta:

"Erkek az fakat sık sever kadın ise çok ancak bir kez sever"




Ali şeriati :
sevgi, "yabancı bir ülkede dildaş bulmak"tır.
sevgi, sevilende yok olma susuzluğudur.
Aşk, çılgınlıktır



Bence ,

Aşk bambaşka bir şey, ne anlar ki toy ve kıl akıl bey?!

Aşktır hayatın mayası , bilemezsin kime denk gider karesi ası!



Bence iki türlü aşk varmış:biri insani biri de ilahi!

Biri olur biri olmazsa yarım kalır aşk aşk olmaz yani?



Ben ise aşk anlatmak gibi zor ,girift ve mümkünsüz bir şeye cüret edemem.



Çünkü cahiller ve aşksızlar aşkı dilsiz sanırlar oysa kendileri hem cahil hem de dilsizdir...





Ben aşkı çalışmadan anlatıyorum buyrun :

Aşkı anlayan anlar; çün anlamayan kendince yalanlar!..